Arşiv
Anket
Sitemizi değerlendirin

24 Tem 11:57---

Ody - Üdy Dersi

VERGİ HUKUKU

 

Vergi Hukukunun Konusu

 

Devlet ve diğer kamu tüzel kişilerinin kamu hizmetlerinin yürütülmesini sağlamak üzere gelire ihtiyaçları vardır. Kamu hizmetlerinin gerektirdiği giderlerin karşılanmasında kullanılacak olan gelirler çeşitli kaynaklardan sağlanır. Bunlar vergiler, harçlar, şerefiyeler, para ve vergi cezaları, borçlanmalar, para politikası araçlarından doğan gelirler, bağış ve yardımlar, kamu iktisadi teşebbüslerinin sağladığı gelirler, kamu mallarının satışından doğan gelir ve benzer gelirlerdir.
 
Vergi hukukunun konusu, kişilerle devlet arasındaki vergi ilişkisidir. Vergi hukukunu şu şekilde tanımlamak mümkündür: “Vergi hukuku, kişilerle devlet arasında vergi ilişkisinden doğan vergi ödevinin; niteliği, doğması ve tahsili gibi hususları düzenleyen kuralların bütünüdür.” Başka bir ifade ile “Vergi hukuku, devletin kamu gücüne dayanarak kişilerden aldığı vergi, harç, resim ve benzeri gelirler dolaysıyla ortaya çıkan karşılıklı hak ve ödevleri düzenleyen bir kamu hukuku dalıdır.”
 
Vergi, Devletin egemenlik gücüne dayanarak kamu harcamalarını karşılamak üzere fertlerden karşılıksız olarak aldığı paradır.

 

Verginin özellikleri şunlardır;

 

-          Verginin temelinde devletin egemenlik gücü yatmaktadır,
-          Vergi parasal bir edimdir,
-          Vergi karşılıksızdır,
-          Vergi kamu harcamalarını karşılamak üzere alınır
 
Vergi dışında devletin kamu gelirleri arasında resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler bulunmaktadır.
 
Harç, bazı kamu kuruluşlarının sunmuş oldukları kamusal hizmetleri dolayısıyla bu hizmetlerden yararlananlardan yararlanma karşılığı olarak aldıkları paradır.
 
Harçların özellikleri ise şunlardır;

 

-          Harçlar, kamu kuruluşlarının verdiği hizmet karşılığı alınır. Vergi karşılıksız iken harçlar verilen hizmetlerin karşılığında alınır.
-          Hizmetin kamu hizmeti olması gerekir,
-          Harçlarda vergiler gibi zora dayanır.
 
Resim ise, bir iş veya faaliyetin yapılmasına kamu kuruluşlarınca izin verilmesi dolayısıyla talep edilen bedeldir.

 

Anayasa’da Yer Alan Başlıca Vergileme İlkeleri:

 

-          Vergilemede Genellik İlkesi: Herkesin kamu giderlerinin karşılanması için mali gücüne göre vergi ödemesi; maliye teorisinde “Vergilemede Genellik İlkesi” olarak nitelendirilir.
-          Vergilemede Adalet İlkesi: Maliye teorisinde yer alan vergileme ilkelerinden “Adalet İlkesi” Anayasa’da verginin “mali güç”e göre ödenmesi ve “vergi yükünün adaletli ve dengeli dağıtılması” şeklinde ifade edilmiştir. “Mali güç” kavramı ile “ödeme gücü” kavramı özdeştir. Anayasada yer alan bu ilkeye göre, vergilemede yükümlülerin kişisel durumları ile ekonomik durumlarının göz önünde bulundurulması zorunludur.
-          Vergilemede Kanunilik İlkesi: Vergilemede kanunilik ilkesi, kanunsuz vergi alınamayacağını ifade eder. Kanunilik ilkesi hukukta “tipiklik” olarak da nitelendirilir. Tipiklik, somut maddi olayın soyut hukuk kurallarına uygun olmasını ifade eder. 
 
Vergi Hukukunun Kaynakları

 

Hukukta kaynak denildiğinde, hukuk kurallarının büründüğü biçimler anlaşılır. Hukuk kuralları, Anayasa, Yasa (Kanun), Yasa Gücünde Kararname (Kanun Hükmünde Kararname), Uluslararası Anlaşmalar, Tüzük, Bakanlar Kurulu Kararı, Yönetmelik, Genelge vb. biçiminde düzenlemeler olarak karşımıza çıkarlar.
  
MÜKELLEF VE VERGİ SORUMLUSU

 

Mükellef; vergi kanunları gereğince üzerine vergi borcu düşen gerçek veya tüzel kişidir. Mükellef olmak için hak ehliyeti yeterlidir, fiil ehliyetine gerek yoktur. Mükellefin yerli ya da yabancı olması arasında bir farklılık yoktur, iki tür mükellefiyet vardır.
 
-          Tam Mükellefiyet:Türkiye'de yerleşmiş ya da yerleşmiş sayılanlar tam mükellef olarak kabul edilirler. Bir takvim yılı içersinde 6 aydan fazla oturanlar tam mükellef olarak kabul edilirler.
-          Dar Mükellefiyet: Türkiye’de ikamet etmeyen ancak kazancını Türkiye’de elde eden kişilerdir.
 
Vergi Usul Kanunu, vergi sorumlusunu, "verginin ödenmesi bakımından alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişidir" şeklinde tanımlamıştır. Mükellef ile sorumlu arasındaki fark vergi sorumlusunun başkasına ait bir vergi borcunun ödenmesinden sorumlu tutulmasıdır.
 
Vergi Sorumlularının Sorumluluğu

 

Yaptıkları veya yapacakları ödemelerden vergi kesmek zorunda olanlar, verginin tam olarak kesilip ödenmesinden ve bununla ilgili diğer ödevleri yerine getirmekten sorumludurlar. Vergi sorumluları, vergiyi kesip ilgili vergi dairesine ödemek mükellefliliğini yerine getirmedikleri takdirde; vergi, kendilerinden, ikmalen veya resen tarh edilmek suretiyle alınır.
 
VERGİLENDİRME SÜRECİ

 

Verginin Konusu

 

Verginin konusu, verginin üzerinden alındığı şey, fiil veya olaylardır. Gelir, servet, harcama, hizmet, üretim veya hukuki işlemler verginin konusu olabilir. Gelir ve kurumlar vergisinin konusu gelirler, motorlu taşıtlar vergisinin konusu motorlu taşıtlar, Gümrük Vergisinin konusu gümrüğe tabi eşya, Katma Değer Vergisinin konusu mal veya hizmet, emlak vergisinin konusu gayrimenkuldür.
 
Vergiyi Doğuran Olay:

 

Vergiyi doğuran olay, verginin konusu ile verginin mükellefi arasında bağlantı kurulmasını sağlayan olaydır.Vergiyi doğuran olayın kanunlarla yasaklanmış olması vergilendirmeyi etkilemez.
 
Devletin vergi alma hakkı vergiyi doğuran olay ile başlar. Bu nedenle vergiyi doğuran olay, her şeyden önce vergi döneminin tespitinde büyük öneme sahiptir. Vergiyi doğuran olayın ortaya çıkmasıyla birlikte, mükellef ve vergi dairesine bazı ödevler düşer. Örneğin, mükellef bakımından, bu olayın ortaya çıkmasından sonra beyanname verme yükümlülüğü ortaya çıkar. Vergi dairesi de vergiyi doğuran olay üzerine, hukuken doğmuş olan alacağını tahsil edebilmek için, tarh, tebliğ ve tahsil gibi işlemlere başvurur. Vergi doğuran olay, vergi alacağının ortadan kalkması sırasında da etkisini gösterir.
 
Vergi Hukukunda iki tür zamanaşımı vardır.
-          Tahakkuk zamanaşımı,Vergiyi doğuran olayın meydana geldiği yılı izleyen yılbaşından itibaren BEŞ YIL İÇİNDE tarh ve yükümlüye tebliğ edilmeyen vergiler tahakkuk zamanaşımına uğrar. Zamanaşımının başlangıcında vergiyi doğuran olay esas alınır.
-          Tahsil zamanaşımı, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği yılı izleyen yılbaşından itibaren BEŞ YIL İÇİNDE tahsil edilmeyen vergi zamanaşımına uğrar.
 
Verginin Matrahı

 

Vergi konularının verginin hesaplanmasına esas alınan değer ve miktarına verginin matrahı denir. Vergi alacağı, vergi oranını matraha uygulamak suretiyle bulunur. Örneğin elde edilen gelirden gelirin elde edilmesi için yapılan giderler indirildikten, muafiyet ve istisnalar düşüldükten safı miktarı tespit edildikten sonra oran uygulanmak suretiyle ödenecek vergi miktar tespit edilir.
 
 Muafiyet: ilke olarak vergi mükellefi olması gereken kişilerin yasanın açık bir hükmüyle vergi dışı kalmasıdır.
 
İstisna: ilke olarak verginin konusuna giren unsurların yasanın açık bir hükmüyle vergi dışı kalmasıdır.
 
Verginin Tarhı

 

Vergiyi doğuran olayın ardından vergilendirme sürecinin ikinci ayağını verginin tarhı meydana getirmektedir. Vergi Usul Kanunu uyarınca verginin tarhı, vergi alacağının yasalarda gösterilen matrah ve oranlar üzerinden vergi dairelerince hesaplanmasını ifade eden idari işlemdir.
Tarife ve oranları ikiye ayırmak mümkündür. Matrah birimlerinden alınacak verginin mutlak rakam olarak tespit edilmesi spesifik tarifeyi (motorlu taşıtlar vergisi, taşıt alım vergisi), matraha belirli oranların uygulanması ise advoleren tarifeyi ifade etmektedir.
 
Tarh Şekilleri,

 

-          Beyana dayalı tarh, matrah mükellef tarafından tespit edilir ve tespit edilen matrah bir beyanname ile vergi dairesine bildirilir. Vergi Dairesi aynı gün tahakkuk fişi keser.
-          İkmalen tarh, daha önce yapılmış bir tarh işlemi ve sonradan defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere göre tespit edilmiş bir matrah veya matrah farkının olması gerekir.
-          Resen vergi tarhı, matrahın tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespit edilememesi halinde yapılır. (Özellikle, Beyannamenin verilmemesi, defter ve kayıtların yeterli olmaması, tasdiksiz olması, defter ve kayıtların gerçek durumu yansıtmaması, imza ve tasdik zorunluluğuna uyulmaması vd. hallerde)
-          İdarece vergi tarhı, Verginin idarece tarhı, ikmalen ve resen tarhiyat kapsamına girmeyen hallerde ve zamanında normal şekilde tarh edilemeyen vergilerin idarece belirli matrahlar üzerinden tarh edilmesidir. Örneğin; emlak vergisi.

 

Verginin Tebliği

 

Tebliğ, vergilendirmeye ilişkin ve hukuki sonuç doğurabilecek tüm konuların mükellef veya vergi sorumlularına bildirilmesidir.Vergilendirmeye ilişkin her şey tebliğ edilir.( beyana dayalı tarhta tahakkuk fişi hariç )
 
Verginin Tahakkuku

 

Tarh ve tebliğ edilen verginin ödenmesi gerekli safhaya gelmesine verginin tahakkuku denir.Tahakkuk, Tarh ve tebliğ edilen verginin ödenmesi gereken aşmaya gelmesidir. Burada dikkat edilecek husus verginin ödenmesinin zorunlu hale gelmediği, ödenecek hale geldiğidir. Mükellef vergiyi ödeme yoluna gidebileceği gibi dava etme yoluna gidebilir. İtiraz edilmeme halinde tahakkuk ile kesinleşme aynı anda olur. Dava açılması halinde ise dava açma süresi 30 gündür, dava açılması tahsili durdurur tahakkuk vergi mahkemesi kararına kadar ertelenir.
 
Tahakkuk beyan edilen verginin tahakkuku ve ikmalen veya resen tarh edilen verginin tahakkuku şeklinde olabileceği gibi damga vergisi gibi tahsili tahakkukuna bağlı vergilerin tahakkuku şeklinde olabilmektedir.
 
Verginin Tahsili

 

Verginin tahsili kanuna uygun şekilde verginin ödenmesidir.Tahsil veya ödeme, vergi sürecinin son safhasıdır. Tahsil, verginin alınmasının idare tarafını; ödeme ise, mükellef tarafını ifade eder.

 

VERGİ HUKUKUNDA SÜRELER

 

Vergi hukukunda süreler gerek mükellefler/sorumlular gerekse vergi idaresi için önem arz etmektedir. Bir hakkın kullanılması bir borcun yerine getirilmesi bir süreye tabi tutulmuş ise bu süreye uyulmadığı takdirde hakkın kaybı veya yükümlülüğün ihlal edilmesi neticesi ve yaptırımları söz konusu olabilecektir.
 
Süreler temel olarak kanunda belirlenmiş sürelerdir. Bunun yanında idare ve yargı organı tarafından süre tayin edildiği hallerde vardır. Kanunda süre tayin edilmeyen hallerde idare tarafından tayin edilen süre 15 günden az olamaz. Kanuni sürelere örnek vermek gerekirse; Ödeme emrine karşı 7 gün içinde Vergi Mahkemesinde itiraz edilmesi aksi halde borcun kesinleşeceği. Uzlaşma talebinin tebliğden itibaren 30 gün içinde yapılması gerektiği. Vergi ile ilgili uyuşmazlıkta 30 gün içinde dava açılması gerektiği, vergi türüne göre beyanname verilme tarihleri, faturanın malın satılmasından veya hizmetin yerine getirilmesinden itibaren yedi gün içinde düzenlenmesi gerektiği, iş değişikliği işe başlamanın bir ay içinde bildirilmesi vd.
 
Sürelerin geçirilmesi halinde hak zayi oluyorsa bu halde hak düşürücü süre söz konusudur ki bunun anlamı süre geçtikten sonra o hakkı kullanma imkanının ortadan kalkmasıdır.
VUK da sürelerin gün, hafta, ay gibi farklı zaman dilimi ile ifade edildiği nasıl hesaplanması gerektiği ayrı ayrı düzenlenmiştir.
-          Süre gün olarak belli edilmişse başladığı gün (tebliğ edildiği gün) hesaba katılmaz ve son günün tatil saatinde biter. Süre tebliğ tarihini takip eden günden itibaren başlar. 01.03.2006 tarihinde tebliğ edilmiş ve 7 günlük süre verilmiş ise son gün 08.03.2006 tarihidir.
-          Süre hafta veya ay olarak tayin edilmişse başladığı güne son haftaya da ayda karşılık gelen günün tatil saatinde biter. Pazartesi tebliğ edilmiş bir hafta süre verilmişse takip eden haftanın Pazartesi günü mesai bitiminde süre sona erer. 25 Mart 2006 tebliğ yapılmış bir ay süre verilmişse 25.04.2006 tarihi mesai bitiminde süre sona erer. Hemen belirtelim ki bir aylık süre bazen 30 bazen 31 gün, şubat ayı örneğinde ise 28 veya 29 gün olabilir.
-          Sürenin sonu belli bir günle belirlenmişse (örneğin GVK GV Beyannamesi takip eden ayın 20. günü) belirlenen günün tatil saati bitiminde süre sona erer.
 
Sürenin sonu tatil gününe rast gelirse takip eden iş gününde işlem yapılır. Sürelerde tatil günleri süreye dâhildir.
 
Mücbir sebep ( ağır kaza, ağır hastalık, tutukluluk, yanıgın, yer sarsıntısı, sel-su baskını, sahibinin iradesi dışında defter belgelerin elden çıkması vb) yani kişilerin iradesi dışında meydana gelen ve kaçınılmaz ve karşı koyulmaz olayların varlığı halinde, zor durum ve ölüm halinde süreler uzatılabilmekte veya hak zayi olmayabilmektedir.
 
Vergi Borcunu Sona Erdirilmesi

 

Vergi borcunu sona erdiren haller,
 
-          Ödeme:Vergi borcunun kanuna uygun olarak ifa edilmesidir.

 

-          Takas: Hatalı olarak fazla tahsil edilen vergi miktarının mükellefe iade etmek yerine, onun vadesi dolmuş bir başka vergi borcuna karşılık saymak takas işlemidir.
-          Zamanaşımı (tahsil zamanaşımı ve tahakkuk zamanaşımı): Vergi hukukunda zamanaşımı, belli bir süre geçtikten sonra devletin vergi tarh etme ya da tarh edilmiş vergileri cebri icra yoluyla tahsil etme yetkisinin sona ermesi sonucunu doğuran bir kurumdur
-          Terkin: Vergi hukukunda ise terkinkavramı, belirli hukuki sebeplere dayanarak "vergi alacağını ve cezalarını bütün hukuki sonuçlarıyla ortadan kaldıran bir idari işlemi" ifade eder.
-          Vergi Afları:Vergi afları, genel olarak vergi toplamayı kolaylaştırmak amacıyla çıkarılır. Vergi gelirlerinde artış hedeflemeyen vergi afları istisnai uygulamalardır.
VERGİ HUKUKUNDA KAMU DENETİMİ

 

Vergi denetiminin amacı, bir yandan vergi idaresini düzenli ve mevzuata uygun bir şekilde çalışmaya yönlendirmek; diğer taraftan da mükellefleri doğru bildirimde bulunmaya yönelterek vergi kaybını önlemektir.
 
Kamu denetimi kamu organlarınca yürütülen bir denetimdir.
 
Yoklama; Yoklama, vergi hukuku açısından vergi kanunlarının uygulanması için mükellef ve vergi sorumlularıyla ilgili maddi olayların, kayıt ve konuların vergi dairesi yetkili elamanlarınca araştırılması ve tespit edilmesidir. VUK bu tanımlamanın ardından yoklamaya yetkili memurları vergi kanunlarının uygulanmasıyla ilgili olarak;
-          Mükellefin günlük hâsılatını tespit etmek,
-          Ödeme kaydedici cihaz kullanmak zorunluluğuna uyulup uyulmadığını tespit etmek,
-          Defter ve belge düzenine uyulup uyulmadığını,
-          Nakil araçlarının maliye bakanlığının belirleyeceği özel işaretle durdurmak ve taşıtta bulundurulması gereken taşıt makbuzu, yolcu listesi, fatura ya da sevk irsaliyesi, yolcu biletiyle taşınan yolcu ve malların miktar ve mahiyetlerini ölçmek, tartmak suretiyle tespit etmek,
-          Taşıma irsaliyesi, sevk irsaliyesi ve faturaların taşıtta bulunmaması halinde bu belgelerin ibrazına değin taşıtları trafikten alıkoymak, taşınan malın sahibi belli değilse tespitine kadar malı bekletmek ve muhafaza altına almak yetkisine sahiptirler.
-          Yoklamaya yoklama memurları, yetkilendirilen memurlar, vergi incelemesine yetkili olanlar tarafından önceden haber vermeden her zaman (zamanaşımı süresinde ) yapılır demektedir.
 
Teftiş, vergi yönetiminin kendi içi bünyesindeki denetimidir, vergi yönetiminin görevlerinin tespit edilen amaca zamanında mevzuata uygun olarak ve verimli bir biçimde ulaşılıp ulaşılmadığını belirlemek amacıyla yapılır.Vergi toplayan birimler, bir taraftan hiyerarşik amirlerce denetlenirken, diğer taraftan da teftiş elemanlarınca denetlenirler.
 
İnceleme, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamaktır. Vergi kanunlarına göre defter ve hesap tutmak evrak ve belgeleri saklamak ve ibraz etmek zorunda olan gerçek ve tüzel kişiler vergi incelemesine konu olurlar. Önceden haber verilmeden tarh zamanaşımı süresince inceleme yapılabilir. İncelemeye yetkili olanlar hesap uzmanları, hesap uzmanı yardımcıları, ilin en büyük mal memuru, vergi denetmenleri, vd müdürleri, maliye müfettişleri, gelirler kontrolörleritarafından yapılır.
 
Vergi Revizyonu

 

Revizyon işlemi, genel olarak, geçmişte yapılan kayıtların incelenmesidir. Başka bir deyişle, geriye doğru yapılan bir incelemedir. Bu inceleme sırasında kayıtlar ve bunlarla ilgili belgelerin doğruluğu, muhasebe kayıtlarına uygunluğu sorgulanır ve varsa hatalar ve eksiklikler tespit edilir. Vergi revizyonu, işletmeyle ilgili işlemlerin dayanaklarını, kayıtlarını ve sonuçlarını sistemli bir biçimde inceleyerek, hata, hile ve kanuni ölçülere aykırı durumları tespit edip bunların düzeltilmesini ve gelecekte tekrar edilmesini önleyerek, vergi matrahının kanuni ölçüler içersinde tam olarak tespitine yönelik eleştiri ve değerlendirmeler bütünüdür.
VERGİ UYUŞMAZLIKLARININ ÇÖZÜM YOLLARI

 

İdari Çözüm Yolları

 

İdariçözüm yolları dava yoluna başvurulmaksızın vergi uyuşmazlıklarının idare ile anlaşarak çözümlenmesidir.

 

Vergi Hatalarının Düzeltilmesi Yolu

 

Vergi hatası vergilendirmeye ilişkin hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınmasıdır. Bu tanımlamaya göre vergi hataları ya hesap hatası veya vergilendirme hatası biçiminde olur.
 
Hesap hataları, matrahta hata, vergi miktarında hata ve verginin mükerrer olmasıdır. Vergilendirme hataları ise yükümlülükte hata, konuda hata, vergilendirme ve muafiyet döneminde hatadır. Vergi hataları mükellefin vergi dairesine talepte bulunması neticesinde veya vergi dairesinin iç denetim süreci neticesinde ortaya çıkabilir. Her iki halde de vergi hatasının düzeltilmesini vergi dairesi müdürü karar verir. Açık ve mutlak hatalar vergi dairesince resen düzeltilir, diğer yandan mükellefin başvurusu üzerine düzeltme yapılır.
 
Mükellef, 30 günlük dava açma süresinde düzeltme talebinde bulunursa dava açma süresi durur. Düzeltme talebinin reddi halinde dava açma süresi yeniden işlemeye başlar. Mükellefin vergi dairesine başvurusuna 60 gün içinde yanıt verilmezse düzeltme talebi reddedilmiş sayılır. Mükellef dava açma süresi geçtikten sonra düzeltme isteminde bulunur fakat talebi reddedilirse şikayet yoluyla Maliye Bakanlığına başvurabilir.
 
Uzlaşma

 

Re'sen, idarece ve ikmalen tarh edilen vergilerle bunlara ilişkin cezaların miktarı konusunda idare ile yükümlülerin uyuşmazlık konusunda karşılıklı görüşme ve pazarlıkla anlaşmalarıdır. Vergi kaçakçılığı suçunu oluşturan fiiller dolayısı ile salınan vergi ve cezalar uzlaşma kapsamı dışındadır. Uzlaşmanın Tarhiyat Öncesi Uzlaşma ve Tarhiyat Sonrası Uzlaşma olmak üzere iki türü vardır.
 
-          Tarhiyat Sonrası uzlaşma; tarhiyat işlemi yapıldıktan sonra başvurulacak bir yoldur. Uzlaşma Komisyonuna yazılı başvurularak yapılır. Tebliğden itibaren 30 günlük hak d üşürü süre içinde başvuru yapılmalıdır, aksi halde uzlaşma talebinde bulunulamaz. Uzlaşma görüşmesi sonucunda uzlaşmaya varılırsa uzlaşmaya varılan hususlar kesinleşir, yargı veya şikâyet yoluna gidilmez, bir ay içinde ödeme yapılır. Uzlaşmanın gerçekleşmemesi (uzlaşmanın vaki olmaması veya uzlaşmanın temin edilememesi bu son halde komisyon son teklifte bulunmaz) halinde mükellef dava açma hakkını kullanır.
-          Tarhiyat Öncesi Uzlaşma, tarh öncesi uzlaşmadır, ancak bir vergi incelemesi neticesinde uzlaşma süreci başlar. Yazılı olarak incelemeyi yapan kişi/makama veya inceleme esnasında inceleme tutanağına kayıt düşülerek, inceleme süresince yapılır. Sonraki süreç tarhiyat öncesi ile aynı süreçtir.
 
VERGİ YARGISI

 

Vergi uyuşmazlıklarının diğer çözüm yolu yargı yoludur. Vergi yargısı, idari yargı içinde yer alır. Vergi yargılamasına ilişkin yürürlülükteki (pozitif) kaynaklar, İdari Yargılama Usulü Kanunu, bu kanunda hüküm bulunmayan bazı hallere ilişkin olmak üzere Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ve Vergi Usulü Kanunudur.
Vergi uyuşmazlıklarında hürriyeti bağlayıcı cezayı içeren vergi kaçakçılığı suçu işleyenler Adli Yargıya tabi Ağır Ceza Mahkemelerinde yargılanır. Vergi yargısının dört temel işlevi vardır. Bunlar;
-          Vergi uyuşmazlıklarını çözmek,
-          Mükellef ile devlet arasındaki çıkar dengesini kurmak,
-          Vergi yönetimini denetlemek ve
-          İçtihat yaratmaktır.
Vergi Yargılama Hukuku Alanında Görev Yapan Mahkemeler

 

Danıştay, İdari Yargı da Vergi Mahkemeleri ve İdare Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz mercii olarak görev/yetki sahibi olmasının yanında kanunla belirlenmiş belli davalarda ilk derece mahkemesi sıfatıyla hareket eder.
 
Bölge İdare Mahkemeleri, Vergi Mahkemeleri (İdare Mahkemeleri)’nin verdikleri kararlara karşı kurulmuş kanun yoludur. Görevleri tek hâkimle verilen kararlara yapılan itirazları nihai karara bağlamak, ilk derece mahkemeleri arasında çıkan görev ve yetki uyuşmazlıklarını karara bağlamak
 
Vergi Mahkemeleri, vergi uyuşmazlıklarını ilk derece mahkemesi sıfatıyla çözmek üzere kurulmuş mahkemelerdir. Vergi Mahkemelerinin görevi, Vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkları, Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’dan kaynaklanan uyuşmazlıkları çözümlemektir.
 
Vergi davalarının konusunu çoğu zaman vergi yönetimince yapılan işlemler oluşturur. Vergi yönetimince yapılan bir işlemin dava konusu edilebilmesi için icrai nitelikte olması gerekir. Örneğin; resen ikmalen yapılan tarh işlemleri, vergi cezalan, ödeme emri, haciz, ihtiyati haciz vb. vergi inceleme raporları, muktezalar gibi idarenin kendi iç işleyişine ilişkin hazırlayıcı işlemler dava konusu edilmez. Beyan üzerine tarh edilen vergilere karşı dava açılamaz, ancak beyannameye ihtirazı kayıt koyarak dava hakkı saklı tutulabilir.
 
Tüzel kişilerin yetkili organları veya avukatları vergi mahkemesinde dava açabilir. Dava, belirli şekil ve içerikte yazılı olarak bağlı bulunulan vergi mahkemesine hitaben yazılmış dilekçe ile açılır. Dava açma süresi vergi mahkemesinde 30 gün Danıştay’da 60 gündür. Amme Alacakları Kanununa göre ödeme emrine karşı 7 gün içinde itiraz (dava) açılmalıdır. Bu süreler hak düşürücü sürelerdir, mahkemece resen nazara alınır. Cevap dilekçelerine cevap verme süreleri de 30 gündür. Dilekçe üzerine, vergi mahkemesince görev ve yetki, idari merci tecavüzü, ehliyet, icrai nitelikte bir işlem olup olmadığı, süre aşımı,   husumet vd. yönlerinden ilk inceleme yapılır.
 
İtiraz, Vergi Mahkemesi tarafından tek hâkimle verilen kararlara ve işyeri kapatma cezalarına karşı itiraz yoluna başvurulur. İtiraz, tebliğden itibaren 30 içinde kararı veren Mahkemenin bağlı bulunduğu Bölge İdare Mahkemesine yapılır, verilen kararlar kesindir, temyiz yoluna gidilemez.
Temyiz, İtiraz yoluna konu kararlar dışındaki tüm kararlara karşı Danıştay da temyiz yoluna gidilebilir. Keza Danıştay’ın ilk derece mahkemesi sıfatıyla baktığı davalara karşı temyiz yoluna gidilebilir. TEMYİZ SÜRESİ 30 GÜNDÜR (Danıştay da dava açma süresi 60 gündür).
VERGİ İCRASI

 

Vergi icrası 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun (AATUHK) hükümleri dairesinde icra edilir. Devlete, İl Özel İdarelerine ve Belediyelere ait kamu alacakları vergi daireleri veya belediye gelir şube müdürlüğünce AATUHK hükümleri dairesinde tahsil edilir.
 
Haciz Yoluyla Takipte önce borçluya Ödeme Emri tebliğ edilir, Ödeme Emri ile vadesinde ödenmeyen kamu alacağının ödenmesi veya mal bildiriminde bulunulması gerektiği bildirilir. Ayrıca borcun sebebi, miktarı, nereye ödeneceği, itiraz edilmesi halinde nereye edileceği, mal bildiriminde bulunulmamasının yaptırımı bildirilir.
 
Ödeme emri üzerine borçlu ya ödeme yapar ya da yedi gün içinde, ödeme emrini düzenleyen vergi dairesinin bağlı bulunduğu vergi mahkemesinde dava açar. Davada ileri sürülecek sebepler sınırlı olup bunlar böyle bir borcun bulunmadığı, kısmen ödendiği veya borcun zamanaşımına (tahsil zamanaşımı tarh zamanaşımı böyle bir borcun olmadığı savunmasında yer alır) uğradığıdır. İtirazda haksız çıkılması halinde, haksız çıkılan kısmın %10 u oranında haksız çıkma zammı ödenir.
Ödeme emrine karşın borç ödenmez (itiraz davası açılmaz ) ise borçlunun haczi kabil malları haciz edilir. Hacizden itibaren 3 gün geçtikten sonra başlamak üzere 3 ay içinde açık artırma yoluyla satış yapılır.
Kamu Alacağının Korunması; na ilişkin olmak üzere bir takım önlemler AATUHK da yer almaktadır. Bu tedbirlerin ortak özelliği genelde borçlunun mal kaçırması riski taşıması hallerinde alacağın güvenceye alınması amacı taşımasıdır. Bu tedbirler;
-          Teminat İstenmesi
-          İhtiyati Haciz
-          İhtiyati Tahakkuk
-          Yurt Dışına Çıkış Yasağı ve diğerleri
 
VERGİ SUÇ VE CEZALARI

 

Vergi suçu, mükellef ve sorumlular ile memurların vergi kanunlarına aykırı hareket etme sonucu ortaya çıkar. Ceza ise aykırılıklara uygulanan yaptırımlardır. Vergi suç ve cezalarını, İdari vergi suç ve cezaları ileCeza Hukuku anlamında vergi suç ve cezaları olmak üzere iki başlıkta incelemek mümkündür.
 
İdari Vergi Suç ve Cezaları, vergi idaresi tarafından idari usullere uyularak cezalandırılan suçlan ifade eder. idari para cezaları ve işyeri kapatma gibi yaptırımlar uygulanır.
Vergi Usul Kanununa göre İdari Vergi Suç ve Cezaları,

 

-          Vergi Zıyaı (Kaybı) Suçu; VUK md. 341 de düzenlenmiştir. Mükellef veya sorumlunun vergilemeyle ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi sebebiyle verginin tahakkuk ettirilmemesi ya da eksik tahakkuk ettirilmesidir. Tahsil değil tahakkuk aşamasıyla ilgilidir. Zıyaa uğrayan verginin bir katı ceza uygulanır ancak eylem aynı zamanda hürriyeti bağlayıcı bir suç ise bu halde verginin üç katı ceza uygulanır. Kanuni süre geçtikten sonra verilen beyannameler için cezanın yarısı uygulanır ( inceleme başlamadan önce verilirse)
-          Usulsüzlük; Vergi kanunlarının şekle ve usule ilişkin hükümlerine aykırı hareket edilmesi halinde vergi kaybı olmasa bile usulsüzlük fiili oluşur. Genel Usulsüzlük, Birinci Derece Usulsüzlükler ve İkinci Derece Usulsüzlükler, usulsüzlük fiillerini daha çok defter belge düzenine ve bildirim yükümlülüklerine aykırılık teşkil eden fiiller olduğu görülmektedir. Özel Usulsüzlükler, fatura düzenlememek, sevk irsaliyesi taşıma irsaliyesi düzenlememek vb. bu ve benzer hallerde her bir eylem için kanunda öngörülen para ezası uygulanır.

 

Ceza Hukuku Anlamında Vergi Suç ve Cezaları

 

Bu suçlara verilecek cezalar hürriyeti bağlayıcı cezalar olduğundan ceza mahkemelerinde yargılama yapılır.
 
a- Kaçakçılık Suçu,

 

-          Defter ve kayıtlarda hesap ve muhasebe hileleri yapmak, sahte isimlere hesap açılması, matrahı azaltacak şekilde hesapların başka defterlere aktarılması, defter ve kayıtların tahrif edilmesi gizlenmesi, içeriği itibariyle yanıltıcı belge düzenlenmesi, kullanılması
-          Defter kayıt ve belgelerin yok edilmesi, değiştirilmesi, sahte belge düzenlenmesi veya kullanılması, anlaşması olmayan matbaalarda belge bastırılması ya da bu belgelerin kullanılması
Hürriyeti bağlayıcı ceza verilir, ikici sıradaki fiilleri işleyenler hakkında verilen cezalar para cezasına çevrilmez. Ayrıca zıyaa uğrayan verginin üç katı ceza para cezası verilir.
 
b- Vergi Mahremiyetinin İhlali:

 

Vergi işlem ve incelemeleriyle uğraşan memurlar, vergi yargı kuruluşlarında görevli olanlar, vergi komisyonlarına katılanlar ve bilirkişiler görevleri dolayısıyla, mükellef ve mükellefle ilgili kişilerin kişiliklerine, servet ya da mesleklerine ilişkin olarak öğrendikleri sırları açıklayamazlar ve üçüncü kişilerin yararına kullanamazlar. Bu hükme uymayanlar Türk Ceza Kanunu'nda yer alan ilgili cezalarla cezalandırılır.
 
c- Mükelleflerin Özel İşlerini yapmak

 

Vergi Usul Kanununun 6. maddesine göre, vergi işlemleri ve incelemeleriyle Vergi Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri ve Danıştay'da görevli memurlar; mükelleflerin vergi kanunlarının uygulanmasıyla ilgili hesap, yazı ve benzeri özel işlerini yapamazlar. Bu kanuna aykırı hareket edenler Türk Ceza Kanunun da yer alan ilgili cezalarla cezalandırılabilirler.
 
Tüzel kişiler (şirketler vd.) vergi cezalarından sorumludurlar. ayrıca eğer vergi cezası tüzel kişiden alınamaz ise yöneticilerden tahsil edilir.
  
CEZALARIN ORTADAN KALKMASI

 

-          Ödeme: Cezanın ödenmesiyle ceza tamamen ortadan kalkar.
-          Yanılma: Eğer mükellefler, Maliye Bakanlığının görüşlerine ya da genel tebliğ ve genelgelerine uygun hareket ederek, bir vergi kaybına neden olurlarsa bu mükelleflere vergi cezası kesilemez,
-          Pişmanlık   ve   Islah: mükellefler   suç   işledikten   sonra   idarece   ortaya çıkarılmadan kendiliklerinden idareye durumu bildirmeleri, vergi ve gecikme zammının ödenmesi halinde ceza uygulanmaz.
-          Ölüm:Cezaların kişiselliği ilkesi gereğince ölümle birlikte mükellefin vergi cezası sona erer.
-          Mücbir sebep: Vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak ağır hastalık, ağır kaza ve tutukluluk, doğal afetler, kişinin iradesi dışında gaib olması (örneğin kişinin kendi arzusu dışında askere alınması gibi) ve mükellefin iradesi dışında defter ve belgelerin elden çıkmış bulunması gibi durumlardır.Bu gibi zorunlu nedenlerin bulunması ve devam etmesi halinde vergi kaybı ortaya çıksa dahi mükellefe vergi cezası kesilmeyecektir
-          Zamanaşımı:Ceza zamanaşımı, kanunda yazılı sürenin geçmesiyle devletin cezalandırmak hakkını düşüren bir durumdur.

 

 Detaylı bilgi almak için :   0 532 208 97 82 
Yorum ekle