Arşiv
Anket
Sitemizi değerlendirin

24 Tem 11:57---

Ody - Üdy Dersi

MEDENİ HUKUK
Medeni Hukuk Nedir?
Yürürlükteki hukuk kaidelerinden bir ülkedeki vatandaşların şahsi durumlarını, ailevi ilişkilerini, mallar üzerindeki hak ve yetkilerini, diğer şahıslara olan borç ilişkilerini, ölümlerinden sonra miraslarının durumunu düzenleyen kuralların yer aldığı özel hukuk dalıdır.
 
Medeni Kanun başlıca kaynağı İsviçre'den aldığımız 1926 tarihli "Türk Medeni Kanunu"dur. Günümüzde uygulanan Medeni Kanun 2002 yılının Ocak ayından itibaren yürürlülükte olan yeni Medeni Kanun'dur.
Medeni Hukukun Alt Dalları
 
Medeni Hukuk beş kitaptan (bölümden) oluşmaktadır.
 
1-Şahsın Hukuku (Kişiler Hukuku): Kişiler Hukuku, hak sahibi olan kişilerin türlerini, ehliyetlerini, şahsi hallerini, hısımlığını, ikametgâhını, şahsiyetin başlangıcını, sona ermesini ve korunmasını düzenleyen bir medeni hukuk koludur.
2-Aile Hukuku: Aile ilişkilerini düzenleyen bir Medeni Hukuk koludur. Evlilik, velayet, nesep, boşanma gibi konulan düzenler.
3-Miras Hukuku: Miras Hukuku, bir gerçek kişinin ölümünden sonra para ile ölçülebilen bütün hak ve borçlarının (terekesinin) kimlere nasıl geçeceğini düzenleyen bir medeni hukuk koludur. Mirasçı; ölen kimsenin terekesinin intikal ettiği gerçek veya tüzel kişilerdir.
 
MURİS (Miras bırakan):terekesi, ölüm sebebi ile mirasçılarına geçen kimseye denir.
TEREKE (Miras):Murisin, intikal eden bütün hak ve borçlarının tümüdür.
MİRASÇI:Ölen kimsenin terekesinin intikal ettiği gerçek veya tüzel kişidir.
 
4. Eşya Hukuku: Kişilerin eşyalar üzerindeki ayni hakkının konusunu inceler. Eşya Hukukunun düzenlemiş olduğu genel konular; Ayni hak, eşya, zilyetlik, tapu sicili, mülkiyet, rehin, ipotek, vb haklardır.
5.Borçlar Hukuku: Kişiler arasındaki alacak ve borç ilişkisini düzenleyen hukuk dalıdır. Borçlar Hukukunun konuları Medeni Kanundan ayrı bir kanun ile düzenlenmiştir.
 
HAK KAVRAMI
 
Hak, hukuken korunan ve sahibine bu korunmadan yararlanma yetkisini tanınan menfaattir. Hakkın kaynağı mutlaka bir hukuk kuralına dayanmaktadır. Hak kendi içersinde "kamusal haklar" ve "özel haklar" olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
a. Kamusal Haklar
-          Kişisel Haklar(Kişi Dokunulmazlığı, Din ve VicdanHürriyet vb.)
-          Sosyal haklar (dinlenme hakkı, sağlık hakkı vb.).
-          Ekonomik Haklar (çalışma hakkı, sözleşme yapmahakkı, vb).
-          Siyasi Haklar (Seçme seçilme hakkı, siyasi parti kurma hakkı vb.).
 
b.Özel Haklar
-          Mutlak Haklar:Hak sahibi tarafından herkese karşı ileri sürülebilen haklardır. Herkes bunlara uymak ve ihlal etmemekle yükümlüdür. Eşya üzerindeki ayni haklar mutlak haklardır.
-          Nisbi Haklar:Belirli bir şahsa ya da sınırlı bir grup teşkil eden belirli şahıslara karşı ileri sürülebilen haklardır. Bunlara sadece hakkın kendilerine karşı ileri sürülebilen şahıslar uymak zorundadır. Alacak haklan yenilik doğuran haklar aile hukuku kökenli haklar bu türdendir.
 
Hakkın Kazanımı
Medeni hukuk açısından hakkın kazanımı iki şekilde olmaktadır.
 
1-Aslen Kazanım: Bir hakkın doğrudan doğruya ilk sahibi olarak iktisab edilmesine hakkın aslen iktisabı denir. Bir kimsenin sahipsiz bir malın mülkiyetini iktisap etmesi menkulde ihraz gayrı menkulde işgal adı verilen fiillerle olur. Kanunda öngörülen şartlarla ve belli bir zamanın da geçmesi ile bir kimse mülkiyetin hakkını elde edebilir. Buna kazandırıcı zaman aşımı denir.
2-Devren Kazanım: Hakkın bir şahıstan diğerine geçmesi halinde yeni hak sahibinin hakkı iktisab ediş tarzı devren iktisaptır. Devren iktisabı irade ile intikal hallerinde "intikal" deyimini ise daha geniş olarak iradeye dayanmayan halleri de kapsayacak şekilde kullanılır.
Kişilik Haklarının Konusu
a.Maddi Bütünlük Üzerindeki Haklar: Herkes vücudunun, sağlığının ve hayatının her türlü haksız saldırılardan korunmasını talep edebilir.
b.Manevi Bütünlük Üzerindeki Haklar: Herkes, başkaları tarafından şeref ve haysiyetinin zedelenmemesini, sırlarının açıklanmamasını talep edebilir.
 
c.İktisadi Bütünlük Üzerindeki Haklar: Bir kimsenin iktisadi hayata serbestçe katılabilmesidir. Aynı şekilde bir kimsenin mali itibarının ve ödeme gücünün tanınması da konuya girer.
 
Hakkın Kazanımında İyiniyet
Objektif hüsnüniyet, hakların kullanılması ve borçların ifasında dürüst davranmayı, sübjektif hüsnüniyet bir hakkın kazanılmasında veya daha geniş bir ifade ile bir hukuki etkinin sonucun meydana gelmesinde buna ait bir engeli bilmemeyi ifade eder. M.K. mad.3'de belirtilen hüsnüniyet durumun gerektirdiği özeni gösterdiği halde bir hakkın kazanılmasına veya başka bir hukuki sonucun gerçekleşmesine ait bir engeli bilmeme şeklinde tanımlanabilir.
 
Hakkın Korunması
Hak sahibinin hakkı bu hakka uymak zorunda olanlar tarafından ihlal edilince ortaya hakkın korunması meselesi çıkar. Hak sahibini hakkını korumak için sahip olduğu temel yetki hakkına riayet edilmesini talep yetkisidir. Bu hakka riayet edilmezse korumak için başvurulacak temel yol hakkı ihlal edene hakka uymasını emredecek bir yargı hükmü elde etmek için dava açmaktır.
 
Dava Nedir?
Dava, hakkı ihlal edilen kişinin hakkının yerine getirilmesi için mahkemeye başvurmasına denir.
 
Dava Çeşitleri
-          Hukuk Davaları:Tespit Davası, Eda Davası, İnşa-i Davalar
-          Ceza Davaları: Kamu davası, Şahsi Dava
-          İdari Davalar: İptal Davası,Tam Yargı Davası
KİŞİLİK
 
Kişi ve Kişi Türleri
 
Kişi (şahıs) Kavramı
Hukuk şahıslara ilişkindir. Hak da şahıslar içindir. Hak, hukuk düzeninin "şahıslara "tanıdığı yetkilerdir. Hukuk düzeni şahıs olarak yalnızca "insanları "kabul etmiş değildir. İnsanların yanında hukukun aradığı şartlan sahip bulunan "insan toplulukları" ile "mal toplulukları" da "şahıs "olarak kabul edilmektedir. Kişilik kavramı, haklara ve borçlara sahip olabilme iktidar yani "hak ehliyeti "ne haiz bulunan varlıkları ifade etmektedir.
Kişi Halleri
Bir şahsı başka şahıslardan ayıran niteliklerdir. Toplum içinde bir kişiyi diğerinden ayırmaya o kişinin ferdi ailevi ve siyasi durumunu tayine yarayan birçok özellikleri vardır. Adı yaşı cinsiyeti evlilik durumu gibi.İşte bu özelliklerin tümü kişinin halini(statüsünü) belirtir.Kişinin hali ve bunları meydana getiren unsurlar o kimsenin özellikleri olduğuna göre başkasına devredilemezler
 
Kişilik Hakları
Maddi, manevi iktisadi bütünlüğü ve varlıkları üzerinde sahip oldukları mutlak haklardır. Örn; sağlık, isim, vücut bütünlüğü, şeref ve haysiyeti, resmi, hürriyetleri, sır çevresi, iktisadi ve faaliyetleri üzerindeki haklar kişilik haklarıdır.
 
Kişi Türleri
Modern hukuk düzeni iki tür şahıs kabul etmektedir Bunlardan biri hakiki şahıslardır ki bunlar insanlardır, diğeri ise hükmi şahısladır. Kısaca tüzel kişilerdir. Bunlar kendisini meydana getiren insanlardan ayrı bağımsı varlıklardır. Kişi toplulukları ya da mal toplulukları olarak ikiye ayrılmaktadır.
Kişiliğin Başlangıcı
 
Gerçek kişilik; şahsiyet, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlar. Çocuğun sağ olarak anasının vücudundan ayrılmış olması, onun şahsiyet kazanması için yeterlidir.
 
Tüzel kişiler; ise kanunun aradığı şekil ve şartta kurulduğu anda hukuken kişilik kazanmış olurlar.
 
Gerçek Kişiliğin Sona Ermesi
Gerçek kişilik iki halde sona erer.
 
1.Ölüm:Hakiki şahsiyeti sona erdiren hukuki bir olaydır. Bir Şahsın ölmüş olduğunun ispatı, nüfus kütüğündeki kayıtlarla veya kanuni karinelerle ispat edilebilir.
2.Gaiplik:Gerçek kişiliği sona erdiren nedenlerin bir diğeri de gaipliktir. M.K. md. 31'e göre "ölüm tehlikesi içerisinde gaip olan (kaybolan)" veya "çoktan beri kendisinden haber alınamayan "bir kimse kaybolmuş sayılır. Yakınlarının talebi üzerine hâkim gaipliğine karar verebilir.
 
Tüzel Kişiliğin Sona Ermesi
İki grupta toplanmaktadırlar.
 
1.İnfisah(Dağılma):Bir derneğin tüzel kişiliğinin belli hallerde herhangi bir işleme veya karara gerek olmaksızın kendiliğinden sona ermesidir.
2. Fesih(Dağıtılma):Kendi yetkili organının kararı ile fesihtir.
 
Kişilerin Ehliyeti
 
Hak Ehliyeti: (Medeni haklardan yararlanma ehliyeti); Hak ve borç sahibi olabilme, yani hakların borçların öznesi olabilme iktidarıdır.
 
Fiil Ehliyeti: (Medeni hakları kullanma ehliyeti):Bir şahsın bizzat kendi fiil ve muameleleri kendi lehin haklar, aleyhine borçlar yaratabilme iktidarıdır.
 
Fiil Ehliyetinin Şartları
 
-          Ayırt Etme Gücünü Sahip Olmak (Mümeyyiz Olmak):Temyiz kudretine (ayırım gücünü) sahip olmak demektir. Temyiz kudreti (mümeyyizlik), bir şahsın ve muamelelerinin sebebini, sonuçlarını kapsam ve etkilerini önceden görebilme ve bunlara uygun olar hareket edebilme iktidarıdır. Temyiz kudreti aşağıdaki hallerde ortadan kalkar:
§         Akıl hastalığı
§         Akıl zayıflığı
§         Yaş küçüklüğü
§         Sarhoşluk
-          Reşit olmak:Fiil ehliyetine sahip olabilmek için bir kimsenin kanunun tayin ettiği belli bir yaş sınırını aşmasına “reşit olmak”, bu yaşa da “rüşt yaşı” denir. Rüşt yaşı 18’dir. Buna normal rüşt denir. Ancak bazı hallerde Erken Rüşt olur. İki  şekilde olur:
§         Evlenme ile reşit olma: Evlenme ile kazanılmış rüşt kesindir. Evlenmenin ortadan kalktığı hallerde önceki küçük durumuna geri dönülmez.
§         Kazai rüşt: 15 yaşını doldurmuş küçüğün mahkemece reşit kılınmasıdır. Bunun için küçüğün 15 yaşını doldurmuş olması, küçüğün isteği, ana ve babanın muvafakati, vasinin dinlenmesi gerekmektedir.
-          Mahcur (Kısıtlı) olmamak:Mahcur hacir altına alınmış olmak demektir. Hacir (kısıtlama) kanunun belirttiği hallerden birinin mevcudiyeti halinde bir kimsenin fiil ehliyetinin mahkeme kararıyla sınırlandırılması veya tamamen kaldırılması demektir. Bunlar:
§         Akıl hastalığı
§         İsraf, ayyaşlık
§         Bir sene veya daha fazla hapis cezası yemek
§         Aciz olan kimsenin talebi(ihtiyari hacir)
  
İKAMETGÂH
 
Tanım:
Şahısların başka şahıslarla olduğu kadar bir yer ile de bağlantısı vardır. Bu bağ iki şekilde olur.
-          Bir şahsın belli bir Devlet ile bir bağlantısı vardır ki buna “Tabiiyet (uyrukluk)” denir.
-          Bu kimse ülkenin belli bir yerinde “oturmak”, “iş ve aile ilişkilerini orada toplamış” bulunmaktır. İşte şahısların bu şekilde bağlı bulundukları yere “İkametgâh” denir.
 
Türleri:
 
1.       İradi İkametgâh: Bir kimsenin kendi isteğiyle seçeceği ikametgâhtır. Bir kimsenin yerleşmek niyetiyle oturduğu yerdir. Bir yerin ikametgâh sayıla bilmesi için –bilfiil oturması, -yerleşmek niyetiyle olması gerekir. Yerleşmek niyetiyle olmaksızın oturulan yer ikametgâh değil, mesken (konut) olarak adlandırılır.
2.       İtibari İkametgâh: İradi bir ikametgâhı bulunmayan şahıslar hakkında söz konusu olur. İradi bir ikametgâhı bulunmayan kimselerin halen oturmakta oldukları yer, yani meskenlerinin bulunduğu mahal onların ikametgâhı addedilmektedir. Bu herkesin mutlaka bir ikametgâha sahip olmasından ileri gelmektedir.
3.       Kanuni İkametgâh: Kanuni ikametgâh, bazı şahıslar hakkında bizzat kanunun tayin ettiği ikametgâhtır. “Koca ikametgâhı karının, ana babanın ikametgâhı velayetleri altındaki çocuğun ve mahkemenin(sulh mahkemesi) bulunduğu yer vesayet altındaki kimsenin ikametgâhı addolunur.

 

 Detaylı bilgi almak için :   0 532 208 97 82 
Yorum ekle